Türkiye’de Matematik Neden Zor Gelir Ve Sevilmez Geri kalmış ülkelerde genellikle matematik dersleri zayıftır ve bu ders öğrenilmesi zor gelen sevilmeyen bir derstir. Türkiye’de küçük yaÅŸlarda çocuklara fazla soyut kavram yüklenmektedir. Matematik derslerinin daha geç yaÅŸlarda öğretilmesi gerekiyor. Soyut bir ders olan Matematik ülkemizde 6-7-8 yaşındaki somut düşünme yaÅŸlarında olan çocuklara iÅŸleniyor. Türkiye’de ilk okul 3. sınıfta öğrencilere gösterilen Matematik Avrupa’da 6. sınıfta öğrencilerin soyut düşünce yetenekleri geliÅŸtikten sonra gösteriliyor. Bu hatalı müfredat yüzünden Türkiye’de her yıl üniversite sınavlarında 700 bin öğrenci matematikten puan alamıyor. Matematik aslında üreticiliÄŸe açık, insanın zekasını kullanmayı gerektiren, kendine has düşünme özellikleri olan bir dal. MatematiÄŸi bu ÅŸekilde algılayan matematikçiler, matematiÄŸi seviyor ve yeni keÅŸifler yapmayı sürdürüyor. Matematik çalışılırken çok kullanılan kavramsal sıkıştırma kiÅŸinin bir kavramın deÄŸiÅŸik yönleri arasında esnek bir ÅŸekilde dolaÅŸmasını saÄŸlıyor. EÄŸer kavramlar ve kuralların deÄŸiÅŸik yönleri birbirinden bağımsız ÅŸekilde algılanırsa, o zaman matematik çalışırken, gerekli yönü iÅŸlevsel hafızaya yani dikkat odağına getirmek çok zordur. Bunun nedeni de, deÄŸiÅŸik elemanların esnek biliÅŸsel birimlere yoÄŸunlaÅŸtırılmamış olmasındandır. Böyle biliÅŸsel yapıya sahip öğrenciler, problemlerin çözümünde ezbere yöntemleri takip ederken yollarını kaybederler. Bunun nedeni de bu öğrenciler ezberledikleri kurallara çok fazla dikkat harcadıklarından gerekli biliÅŸsel iliÅŸimleri kuramamasından veya bu iliÅŸimlerin hiç olmamasındandır. Bu nedenle matematik derslerinde öğrencilere nedenlerini ve birbiri ile ilgilerini bilmedikleri kuralları ezberletmeye yönelik bir yaklaşımda bulunmak, onların büyük kesiminin matematikten soÄŸumasına, matematiÄŸi zor bir ders olarak algılamalarına yol açmaktadır. Derslerde kuralların nedenleri irdelenip, bu kuralların matematiksel kavramlarla ve birbiri ile ilgilerini irdeletebilecek ortamlar oluÅŸturulmalı. Öğrenciler, sembolleri sadece manipülasyon yapmaya yarayan, anlamsız figürler olarak algılamamalı. Aksine, sembollerin simgelediÄŸi düşünceleri anlamalı ve sembollerin gücünü kullanarak, bu farklı düşünceleri tek bir biliÅŸsel üniteye sıkıştırmalılar. Böylece öğrenciler sembol sezgileri geliÅŸmiÅŸ olarak, kavramsal anlamanın yapı taÅŸlarını yerlerine koymaya baÅŸlamış olacaklardır. Bu durumda onların matematikteki baÅŸarısını artıracak ve öğrenciler matematiÄŸi sevmeye baÅŸlayacaklardır. Bunu saÄŸlayacak ÅŸey onların zengin kavram imajları oluÅŸturup, bu imajları beyinlerinde evirip çevirerek manipüle edebilmeleridir. Kavram imajı, bir kavramla ilgili biliÅŸsel yapının tamamıdır ki bu zihindeki o kavramla ilgili bütün resimleri, özellikleri ve iÅŸlemleri kapsar. BiliÅŸsel yapı geliÅŸtikçe, bu imajlar geliÅŸebilir. Bu imajları oluÅŸturmaları için, öğrencilere kavram tanımlarını Terimlerden oluÅŸan, kavramı açıklamak için kullanılan tanım ezberletmek yerine, kavramı düşünmelerini gerektirecek etkinlikler içine sokulmalı. Böylece öğrenciler sadece matematik yapmış olmazlar, ayrıca matematiÄŸi düşünebilirler. ÖrneÄŸin, pi sayısının 3.14’e eÅŸit bir sayı olduÄŸu tanımını doÄŸrudan söylemek öğrencileri ezberciliÄŸe iter. Bunun yerine onlara çeÅŸitli dairesel cisimlerin çevrelerini ve çaplarını ölçüp, bunları birbirine bölmelerini ve bu iÅŸlemi birçok nesne için yapmalarını isteyebiliriz. Buldukları bu oranlarda ne gözlemlediklerini sınıfta tartışarak, onları düşünmeye ve pi sayısına kendilerinin ulaÅŸmasına imkan saÄŸlanmış olur.