Türkiye EÄŸitimde Neden Çok Geri Kaldı Montessori EÄŸitim Sistemi Türkiye’yi Düzeltir mi Amerika’dan Türkiye’nin örnek alıp uygulamaya çalıştığı eÄŸitim sistemi çökmüş durumda. Mesela New York’da okullarda serbest kıyafet kaldırılarak formaya dönüş baÅŸladı. Åžu anda birçok ülkede ve ülkemizde taklit edilen Amerikan eÄŸitim sisteminin çöküşü Nisan 1983’te yayınlanan Amerikan Federal Hükümetinin kurduÄŸu EÄŸitim Komisyonu tarafından hazırlanmış A Nation At Risk adlı raporda ortaya konmuÅŸ durumda. Bugün dünya sıralamasında hiç bir Türk üniversitesi baÅŸarılı üniversiteler arasında yer bulamıyor. MEB’e baÄŸlı ilk ve orta öğretimde okuyan öğrenciler ise Uluslararası Öğrenci DeÄŸerlendirme Programı(PISA) testlerinde baÅŸarısız sonuçlar alıyor. Türkiye yıllardır baÅŸarısız olan Amerikan eÄŸitim sistemini terk edip Montessori Sistemine geçmelidir. Montessori eÄŸitim sistemi: Her bir çocuÄŸun biricikliÄŸinden yola çıkarak özgün bir pedagoji içeren, pedagog ve antropoloji profesörünün geliÅŸtirdiÄŸi ve 76 ülkede binlerce okulda baÅŸarıyla uygulanan bir sistemdir. Pek çok ünlü isim bu sistemin uygulandığı okullardan mezun olmuÅŸtur. Bu sistem incelendiÄŸinde, Milli EÄŸitim amaç ve ilkeleriyle uyumlu olduÄŸu görülür. Hazırlık sınıfında çocuk geliÅŸimine uygun bir çevre ve ortam hazırlamada Montessori sisteminin materyallerini, Milli EÄŸitimin amaçlarını tamamlayan bir imkan olarak deÄŸerlendirilebilir. Bundan da inanılmaz olumlu sonuçlar alınabilir. Bu nedenle yaygınlaÅŸtırılması gerekir. Uzun yıllar Türkiye’de çocuklara sadece bilgi yükleme yarışı yapıldı. Sadece zihinsel alanda faaliyet gösterildi ama bu bile tam olarak yapılamadı. Çocukların zihinsel yetenekleri, anlama, kavrama, akıl yürütme, hatırlama, soru sorma, problem çözme, hayal gücü çalıştırma gibi yeteneklerin geliÅŸtirilmesi gerekirken sadece test sınavlarında doÄŸru cevap seçeneÄŸini hatırlama yeteneÄŸi geliÅŸtirildi ve gerçek öğrenme saÄŸlanamadı. Bedensel ve duygusal eÄŸitimse yok sayıldı. Ulusal deÄŸerlerden, bilimsellikten yoksun eÄŸitim sistemi bir ülkenin hastalıklarının ana kaynağıdır. EÄŸitim ve öğretimin amacı, çocukları üç alanda en iyi noktaya taşımaktır. Bunlar; zihinsel, bedensel ve duygusal alandır. ÇocuÄŸun, sadece öğrenci deÄŸil, saygıyı ve ilgiyi hak eden insan olarak ele alınması zorunludur. Bu anlayış içinde çocuÄŸa, sadece bilgi yükleyen ve sınavlarda alacağı puanı yükseltmeyi amaçlayan bir eÄŸitim vermek yerine, onu; ilgisi, yeteneÄŸi ve kendi gerçekliÄŸi içinde ele alan, yaratıcılığını teÅŸvik eden, psiko-sosyal geliÅŸimi sırasında karşılaÅŸacağı güçlükleri aÅŸması konusunda ona yardımcı olabilecek gerçek bir eÄŸitim verebilmek önemlidir. Ahlak eÄŸitimi olmadığı takdirde her ÅŸeyin temeli olan zihinsel denge geliÅŸemez. ÇocuÄŸun kibir, düşmanlık, intikam, kıskançlık, bencillik gibi kötü hislerini kontrol etmek, yardımseverlik, dayanışma, vatanseverlik gibi iyi hislerini geliÅŸtirmek gerekir. Hayatın temelde trajik olan akışına karşı, bireye en iyi korunmayı dini inanç ve felsefe saÄŸlayabilir. Çocuk ve gençlerin bilgi yoÄŸunluÄŸu, hayatın zorlukları karşısında güçlü olmayı onlara ne yazık ki saÄŸlayamıyor. EÄŸer gençler, kuvvetli bir inanç sistemi ve sorgulama gücünü geliÅŸtiren felsefeyle donatabilirsek, hayata otomatik bir oyuncak olarak atılmalarının önünü kesebiliriz. Giderek arttığı gözlenen öğrenci davranış bozuklukları, bugün, en ciddi bilinen eÄŸitim kurumlarında bile görülür olmuÅŸtur. Amerikada yapılan araÅŸtırmalarda; Liseyi bitiren öğrencilerin yüzde 20’si okur-yazar deÄŸil. GençliÄŸin büyük bir bölümü uyuÅŸturucu ve fuhuÅŸ batağında; çetelerin avı durumunda. Binlerce sapık tarikatları bulunmakta. Suç iÅŸleme oranı giderek artmakta. Sonuçta yanlış eÄŸitim sistemiyle; bilgisiz, aklı, mantığı, muhakemesi geliÅŸmemiÅŸ sanal bir gençliÄŸe sahip oldular. https://youtu.be/NfcC4WixE0c?t=35