Önümüzdeki Yıllarda Tarım Sektörü Altından Değerli Olacak

Önümüzdeki Yıllarda Tarım Sektörü Altından Değerli Olacak

Tarım insanın en temel ihtiyacı olan gıda ürünlerini üreten bir sektör olması nedeniyle stratejik öneme sahiptir. Gıda güvencesinin istikrarlı olarak sağlanmasında, izlenen tarım politikalarının önemi büyüktür. Bugün, gıda güvencesini sağlamış ülkelerin çoğu, tarihsel süreçte tarım sektörünü önemsemişler, desteklemişler ve büyük ölçüde serbestleşme sürecinden uzak tutmuşlardır. Tarımın doğal koşullara bağımlı üretim yapısı, ülkelerin gıda güvencesi açısından sektörü önemseme, destekleme ve koruma gereği duymalarına neden olmaktadır.

Türkiye’de tarım sektörü özellikle 1980’li yıllara kadar devlet eliyle korunmuş ve desteklenmiş, 1980 sonrasında ise piyasa ekonomisine geçişle birlikte serbestleşme sürecine girmiş ve bu dönemden sonra devlet desteklemeleri kesintili olarak uygulanmıştır.

19. yüzyılda günümüz sanayileşmiş ülkeleri sanayi ürünlerinde korumacılığı benimserken tarım alanında serbest politika izlemişlerdir. Ancak 19. yüzyılın ikinci yarısından 20. yüzyılın ilk yıllarına kadar tarım alanlarının azalması buna paralel tarımsal üretimin gerilemesine neden olmuş, ayrıca bu dönemde yaşanan ekonomik krizler, savaş ve kıtlıklar ile ülkeler arası ticari kaygılar tarımda korumacı eğilimleri artırmıştır.

Türkiye’de ise Cumhuriyet döneminde dünyadaki gelişmelerin etkisiyle ülke içinde destekleyici ve müdahaleci, gümrüklerde ise koruyucu tarım politikası izlenmiştir. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım politikalarının temel hedefi bütün tarımsal üretim ünitelerini teşvik etmek ve üretimi özendirici ortam yaratarak pazarlanabilir üretim düzeyini artırmak olmuştur. 1950’li yıllara kadar ülkemizde kendi kendine yeterli olma amacı 1950’den sonra makineleşme yoluyla daha fazla üretip dış pazarlara ihraç etme hedefine bırakmıştır. Bu politikaların etkisiyle bu yıllarda ülke içi üretim artmış ihracat artışları yaşanmıştır. 1960-1980 yılları arasında üretim ve verimlilikte artış politikaları izlenmiştir.

1980’li yıllardan itibaren ekonomiye devlet müdahalesini en aza indirmeye çalışan liberal akımın ön plana çıkması ile devletin tarım sektörü üzerindeki koruma ve teşvikleri zayıflamaya başlamıştır. 1980’li yıllardan günümüze ülkemiz tarım politikalarının belirlenmesinde IMF (Uluslararası Para Fonu), DB (Dünya Bankası), DTÖ (Dünya Ticaret Örgütü) gibi dış dinamikler belirleyici olmuştur. Türkiye’de son dönemdeki politikalar serbest ticaret yönünde gelişmiştir. Artan gıda talebi, tüketici bilinci, kuraklık, tarımsal üretimdeki dalgalanmalar, fiyatlardaki artışlar Türkiye’de gıda güvencesine yönelik kaygıların artmasına neden olmuştur.

Türkiye tarımında her dönem farklı politikalar uygulanmıştır.

1923-1938 yılları arasında devlet tarafından bir grup topraksız çiftçiye ve göçmenlere 3 milyon 700 bin dekar arazi dağıtılmıştır.

Devlet eliyle dağıtılan topraklar ve meraların tarıma açılması ile birlikte tarım sektöründe hızlı gelişmeler olmuştur. 1929 yılına gelindiğinde tarımda yüzde 27’lik bir büyüme sağlanmıştır. Bir taraftan halkın gıda temin olanaklarında iyileşme sağlanırken, diğer yandan da çiftçi gelirlerinin artması gıdanın erişebilirliğini artırmıştır.

1923-1931 döneminde zahire ve hububat borsaları kurulmuş ve bu borsalar bulundukları bölgelerdeki fiyat farklılıklarını büyük ölçüde ortadan kaldırarak alıcı ve satıcının güvenle işlem yapmasını, ürünlerin kalite ve değerlerinin sistemli bir şekilde belirlenmesini sağlamıştır. Bu dönemde çiftçi örgütlenmesinin ilk ve önemli bir adımı olarak Tarım Kredi ve Tarım Satış Kooperatifleri kurulmuş ve bu örgütler Ziraat Bankasının sağladığı finansmanla, ortaklarına çeşitli girdiler ve kredi desteği vermiş ürününü de satın alarak pazar olanaklarını genişletmiştir.

Gıdanın stratejik önemi nedeniyle tarımsal üretimi ve verimliliği artıracak, tarımsal üretimi özendirecek önlemler ülkemiz gıda güvencesinin geleceği için önem taşımaktadır. Kırsalda yaşayan halkın gelir düzeyini artırmak için tarımsal desteklemeler artırılmalı özelikle yaygın olan küçük ölçekli tarım işletmeleri desteklenmeli ve bu işletmeler teknoloji ile buluşturulmalıdır. Ayrıca Türk tarımına pazarlık ve rekabet gücü kazandıracak kooperatifler desteklenmelidir.

Ülkemiz gıda arzının sürdürülebilirliğinin sağlanması için başta toprak ve su kaynaklarının korunması, biyolojik çeşitliliğin sağlanması, tarımda uygun yetiştirme teknikleri kullanılarak tarımsal arazi verimliliği artırılmalıdır. Açlıkla mücadele için dünyada uygulamaları bulan ve ülkemizde 2004 yılında yasayla düzenlenen gıda bankaları yaygınlaştırılması gerekiyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir