Ruhani Cumhurbaşkanlığına Yeniden Aday İran’da Yaşayan Türklerin Oyunu Kaybedebilir

Ruhani Cumhurbaşkanlığına Yeniden Aday İran'da Yaşayan Türklerin Oyunu Kaybedebilir

Bakan Mahmud Vaizi, 19 Mayıs’ta yapılacak olan 12. dönem İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hasan Ruhani’nin yeniden aday olacağını açıkladı.

Bakan Vaizi ayrıca “Rafsancani ve Ruhani’nin yakınlığı tarihidir. Bu ikilinin devrim öncesi ve sonrası bağlantıları çok yakındı. Halkın Rafsancani’nin yolunu sürdüren kişi olarak Ruhani’yi desteklemesi doğaldır” açıklamasında bulundu.

Ancak İran’da yaşayan Türkler daha önce söz verdiği vaatlerini yerine getirmeyen Ruhani’ye tepkili.

Azınlık haklarını çiğneyen İran’da, Azerbaycanlı çok sayıda öğrenci; söz verilip tutulmayan seçim vaatlerinin yerine getirilmesi için imza toplaması İranlı emniyet güçleri tarafından kaba kuvettle engellenmişti. İran’da yaşayan Türkler; “Biz Türk Dilinin İran’da resmi dil olmasını istiyoruz, gereken çalışmaların yapılmasını istiyoruz” mesajını vermişti ayrıca İran’da Türk Dili ve Edebiyatı kurumunun kurulmasını ve İran’daki azınlık haklarının verilmesini talep etmişti ve İran’daki güçlerin Türklere karşı tehditlerini sonlandırmasını İran’ın farklı kültürlere olan bakış açısını değiştirmesini istemişti.

İran Cumhurbaşkanı Hassan Ruhani seçim vaadi olarak Türkçe dilde eğitim konusunda verdiği sözleri tutmadığı için Batı Azerbaycan Eyaletinde protesto edilmişti.

Güney Azerbaycanlı Türk gençler Ruhani’nin konuşması sırasında; Azerbaycan Elimdir, Türki Benim Dilimdir, Türkçe Resmi Dil Olsun ve Türk Dili Kurumu Açılsın yazılarını içeren afişleri göstererek, Haray Haray Ben Türküm ve Azerbaycan Var Olsun sloganlarını atmıştı.

Türkiye’den sonra ikinci en büyük Türk nüfusunun yaşadığı ülke olan İran’da yerli Türk halkına karşı 100 yıla yakın bir süredir yürütülen sistematik şiddet ve asimilasyon politikaları hız kesmemektedir.

11.dönem İran Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Hassan Ruhani bu eyalet halkına Türk Dili Kurumu ve Urmu Gölü ile ilgili vaatlerde bulunmuş ve halkın desteğini almıştır. Fakat seçim sonrası yaşananlar halkın Ruhani’ye olan güvenini azaltmış ve Ruhani’nin bu vaatleri gerçekleştirmesine kuşkuyla bakmaya başlamıştır.

Ülkenin kuzeybatısında Azerbaycanlılar, kuzeydoğusunda Türkmenler ve güney bölgelerinde bulunan Kaşgay Türkleri İran nüfusunun yüzde 35′ini oluşturuyor. Ruhani daha önce verdiği sözleri tutmadığı için Mayıs ayındaki seçimden önce verdiği sözleri yerine getirmezse yüzde 35’lik Türklerin oyunu kaybedecek.

1979 İran Devriminde İran Türkleri ve Azerbaycanlıları Neler Yapmıştı?

Birçok Türk boyunu barındırsa da İran Türkleri denildiğinde ilk akla Güney Azerbaycan gelmektedir. 25 milyondan fazla Azerbaycan Türkünün yaşadığı Güney Azerbaycan II. Dünya Savaşı’nda bağımsızlığını ilan etmiştir. Bu dönemde milli ordu kurma, toprak reformu, kültür işlerinin Türkleştirilmesi çabaları yoğunlaşmıştır. Fakat İngiliz, Rus ve İran hükümetlerinin anlaşması sonucunda bu girişim, başarısızlıkla sonuçlanmış, Güney Azerbaycan Milli Hükümeti 1946 yılında yıkılmıştır.

1979 İran Devriminin gerçekleştirilmesinde, İran Türkeri’nin mühim rolü vardı. 1979 İran devriminden sonra bu devrimin merkezinde bulunan ve devrimin gerçekleşmesi için ön saflarda hareket eden İran Türkleri büyük bir isyana imza attılar. Bu isyanın nedeni, devrim için yüzlerce ölü vermelerine rağmen yeni yönetimde Türklere hiç bir milli hakkın tanınmaması ve yeni anayasanın gelecek yıllarda diktatörlüğe yol açabileceği kuşkusuydu. İran Türkleri (Güney Azerbaycanlılar) Pahleviler döneminde ister kültürel isterse siyasi alanda ağır baskılara maruz kalmış bir halk olmaları münasebetiyle devrime destek vermişlerdir, Tahran pazarının çoğunluğunu teşkil eden Azeri tüccarları devrime mali destekte bulunmuş, Tebriz üniversitesi öğrencileri Tahran üniversitesi öğrencileri ile beraber büyük çaplı protestolar yapmış, Azeri Türklerinin dini lideri Ayetullah Şeriatmedari Humeyni’yi ölümden kurtarmış ve ülkeye geri dönmesini sağlamış ve bu devrim için yüzlerce ölü vermiştir. Defalarca etkin siyasi şahsiyetlerin söylediği gibi, Tebriz ve Güney Azerbaycan olmasaydı İran devrimi hayatta gerçekleşemezdi ancak, bu kadar yeni düzen için emek veren Güney Azerbaycan halkı Şah’ın devrilmesinden sonra Tahran’dan tatsız haberler duymaya başladı. Bu haberlerin özetini şu cümle ile ifade edebiliriz: “Azerbaycan’ın hakları göz ardı edilecek ve yeni Anayasa mollaların diktatörlüğüne yol açacaktır.”

İşte Güney Azerbaycan halkının bazı siyasileri buna itiraz olarak devrimin ilk aylarında “Halk Müslüman Partisi’ni kurdular. Bu parti yeni sistemde Güney Azerbaycan için özerklik istiyordu ve İran’ın yeni Anayasa’sında Şii mollaların mutlak diktatörlüğüne karşı çıkıyordu. Halk Müslüman Partisi kurulduktan sonra Ayetullah Şeriatmedari’nin yanına gidip ondan izin istedi. Şeriatmedari partinin isteklerini yerli bilerek bu partiye destek verdi ve partinin manevi lideri haline geldi. Halk Müslüman Partisi, Şeriatmedari’den aldığı meşruiyetle Tebriz’i kontrol altına aldı. Radyo-Televizyon gibi stratejik kurumları Şeriatmedari taraftarları eline geçti ve Tahran yönetimi Tebriz’in gücünün farkında olarak sarsıntıya düştü. Azeri Türkleri ile devrim muhafızlarının Türk şehri Tebriz’deki mücadelelerinde ise teçhizat üstünlüğüne sahip olan devrim muhafızları üstün gelmişlerdir.

Prof. Dr. Fahir Armaoğlu 20.Yüzyıl Siyasi Tarihi adlı eserinde Azeri Türklerinin düştüğü durumu şöyle anlatıyor: “Şah’ın devrilmesinde Azeri Türkleri ile liderleri Ayetullah Şeriatmedari’nin mühim rolü olmuştur. Azeri Türklerinin çoğunluğu Şii idi ve Şeriatmedari, dini kıdem bakımından Humeyni’den önce gelmekteydi. Bu sebeple, daha ilk günden itibaren Humeyni Şeriatmedari’den çekinmiş ve bunun neticesi olarak da, iki lider arasında sürtüşmeler başlamıştır. Şeriatmedari, Şii din adamlarının merkezi hükümette bu derece aktif rol almalarının karşısındaydı. Bu görüş ayrılıkları şiddetlenince, Azeri Türkleri daha organize hale gelmek için Müslüman Halkın Cumhuriyetçi Partisi’ni kurdular. Bundan sonra Humeyni ve Devrim Muhafızları ile çatışmalar daha da şiddetlendi. 1979 Aralık ayında yapılan anayasa referandumunu Azeri Türklerinin yüzde 80’inin boykot etmesi üzerine Humeyni taraftarları Şeriatmedari’nin Kum’daki evine saldırdılar. Tebriz’de de Devrim Muhafızları saldırılara başladılar ve çatışmalar iyice şiddetlendi. 1980 Ocak ayında da devam eden bu çatışmalar sonunda Devrim Muhafızları, Müslüman Halkın Cumhuriyetçi Partisi’nin Tebriz’deki genel merkezini bastılar ve birçok kişiyi öldürdüler. Bunun üzerine Parti dağıtıldı ve Şeriatmedari de Humeyni ile mücadeleyi gevşetti. Mamafih, 1981 yılı içinde Tebriz’de zaman zaman çatışmalar eksik olmadı. 1982 yılında da Şeriatmedari göz hapsine alındı.”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir