17 Haziran Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü

17 Haziran Dünya Çölleşme İle Mücadele Günü

BM, 1994 yılı Aralık ayında aldığı kararla, 17 Haziran tarihini Dünya Çölleşmeyle Mücadele Günü olarak ilan etti. TEMA Vakfı 1995 yılında Türkiye’de yapılan ilk etkinliğin ev sahipliğini üstlendi.

TEMA Vakfı Genel Müdürü Doç. Dr. Barış Karapınar, “Bizi besleyen gıdalar, kıyafetlerimiz, evlerimiz, yani hayatımızı sürdürmek için gerekli olan her şey topraktan geliyor, toprak bize hayat veriyor, bu nedenle toprağı korumamız gerekiyor.

Öncelikle toprağın ve arazi bozunumunun engellenmesinin önemini anlamak gerekiyor. Arazi bozunumu ve toprak kaybının insanlar da dahil tüm canlıların ve gezegenimizin yaşamına etkisi bulunuyor. Biz insanlar toprağı sonu olmayan bir varlık olarak görmemeliyiz.

Tüketim alışkanlıklarımızda yapacağımız küçük değişikliklerin toprağı korumada büyük bir önemi var. Tükettiğimiz her ürünün toprak ayak izimizde katkısı olduğunu söyleyebiliriz.

Örneğin; 1 litre süt üretimi için 1,5 metrekare toprak, bir otomobilin üretimi için 150 metrekare toprak ve bir dizüstü bilgisayar 10 metrekare toprağa mal oluyor.

Türkiye’de ve küresel çapta toprağın sürdürülebilir kalkınma için önemi senelerce göz ardı edildi. Oysa kalkınmanın beraberinde getirdiği sorunların çözülmesinde toprak en önemli unsurların başında geliyor.

Ayrıca okyanuslardan sonra en büyük karbon yutağı toprak. Bu yüzden iklim değişikliği ile mücadelede toprağın önemi büyük. Hedef 2030’a kadar çölleşme ile mücadeleye devam edilmesi, bozunuma uğramış arazilerin eski haline geri getirilmesi ve arazi bozunumunun dengelenmesi konuları yer alıyor. Bu hedefe göre ulusal kalkınma öncelikleri çerçevesinde sağlıklı ve verimli toprak varlıkları korunmalı ve arttırılması için çalışmalar yapılmalı.

Bu sayede yoksullukla mücadele, gıda güvenliği, su varlıklarına erişim, biyolojik çeşitliliğin korunması ve iklim değişikliği konularında ilerlemeler kaydedilebilir.

Fazla tüketim sebebiyle ülkelerin kendi toprakları tüketim ihtiyaçları için yeterli gelmiyor. Bu durum ülkelerin ithal ürünler kullanmasına yol açıyor. Bir ülkenin başka bir ülkeden ürün ithal etmesi aynı zamanda diğer ülkenin topraklarının ithal edilmesi ve daha fazla tükenmesi anlamına geliyor. Bu durum ülkelerin bir çeşit toprak borcuna girmesine yol açarken, küresel ve uluslararası seviyelerde sosyal ve politik sorunlar oluşturuyor.

Hem Türkiye’de hem de küresel çapta toprak ayak izinin küçültülmesi gerekiyor. Bireyler kendilerine tüketimlerini azaltacak hedefler koyarak toprak ayak izlerini küçültmeye başlayabilir. Böylece daha az atık ortaya çıkararak sadece toprak üzerindeki değil, gezegendeki diğer doğal varlıklara yaptıkları baskıyı da azaltabilirler” dedi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir